
Lafa gelince halkın iradesi, demokrasi gibi lafları dilinden düşürmez. Ama gelin görün ki daha üzerinden 30 gün geçmemiş bir seçimin sonucu sırf kendi istediği olmadı, kendi kafasına uygun biri olmadı diye mızıkçılık yapıyor. Yok, o adam benim cumhurbaşkanım değil, vıdı vıdı… Düşünüyorum da acaba CHP % 40 küsurluk bir oy alsa ve “uzlaşma!” gereği duymadan kendi adayını çıkarsaydı, bu kadar tantana olacakmıydı? Kendi taraftarları yapınca vur kadehleri birbirine, başkası hemde halkın verdiği yetkiyle yapınca ı-ıh. Sevmiyorum bu kafadaki adamları.(Ör: Emin Çölaşan). Keyifleri o kadar tıkır ki, acaba siyasi irade bizimkilerin elinden çıkarda tadımız kaçar mı diye ödleri patlıyor. Bu ülkede 2 kişiden 1’i böyle olmasını istiyor. Ama bu amcalar yok saymayız diyor.
Sayarsınız canım sayarsınız,
Olmadı başka bir yere taşınırsınız, artık çölmü olur, dağ mı olur. Verirsiniz rakının gözüne.
Sayarsınız canım sayarsınız,
Olmadı başka bir yere taşınırsınız, artık çölmü olur, dağ mı olur. Verirsiniz rakının gözüne.
1 yorum:
bekir coşkun'un son cumhurbaşkanını tanımama polemiği konusu dahil, son yıllardaki bu çok sığ sağ/muhafazakar islamcılık muhalefetiyle hala prim yapabiliyor olmasının sebebi başta tayyip erdoğan olmak üzere rakiplerinin siyasi retorik konusunda, bu retoriği sürekli şampiyonluğunu yaptıkları halk iradesi ve bireysel haklar söylemi ile tutarlı kalacak şekilde kurma konusunda yetersiz, en iyimser ifadeyle vasat kalmasındandır. tayyip erdoğan'ın hala eleştirileri tebessüm ederek, "konuşun konuşun, anca konuşursunuz zaten yapabileceğiniz başka bir şey yok" tarzı bir örtülü nobranlıkla olsun geçiştirebilecek sakinliğe sahip olamayan biri olduğunu görüyoruz, mesela bekir coşkunun sözlerini demirel olsa:
"herkes cumhurbaşkanının kim olacağı konusunda hemfikir olamaz, o yüzden seçim, oylama diye bir şey var zaten, kendisi de memnuniyetsizliğini böyle ifade etmiş ancak sözlerinin 'ankara'nın ülkenin başkenti olduğunu tanımıyorum' sözü kadar hukuki siyasi gerçekliği ve ciddiye alınabilirliği vardır vardır, yine kendisnin elestirlierine saygı duyurouz fikirlerini ifade etmeye devam etmesini diliyoruz "
gibi bir cevapla savuşturabilirdi. bu yapılamıyor, belki (belki ne kesin oyle de) tayyip'in içinde hiç bir zaman pratiğe dökemeyecek olsa da bir otokrat mevcut. ancak sonucta bekir coskun'unkiler de dahil olmak üzere eleştiriler somut fiillere ve politika beyanlarına (şunu şunu yapacağız, şunlara karşıyız gibi) dayanmalıdır, niyetlere* ve böyle arada yaşanan pratik bir sonucu olmayan sinirli ifadelere değil.
Yorum Gönder