

Mahallemizdeki tüm erkekler, bu takma dişleri ağzımıza geçirip, çok korkunç bir hale geldiğimizi varsayarak kızların peşinden koşardık. Bebekler filan belki de; aklı başında okula giden bi insan evladı bundan korkmazdı heralde.
İsmini filan bilmezdik tabi o sıralar. Bize göre Amcanın adı: Pazar Soyadı: Konseri
Pazar sabahına uygun kahvaltı yapılmış. Baba esnaf, Sadece pazar tatil. Televizyon 08:00'de açılıyor. İşitme engelliler ve engelsizler için haberler izleniyor. Çizgi film ve Western Sinema Filminden sonra sıra bu abiye geliyor. Ekranda Hikmet Şimşek belirdiği anda işte bizim ailenin TV ile ilişiğinin kesildiği andır. Baba dışarıya, kahveye filan. Biz mevsime göre dışarıda hangi oyun organize edilmişse oraya, Anne ev işlerine. Hiç kimse 2 dakikalığına bile merak edipte "bu adam şimdi ne yapacak" diye düşünmüyor. Refleks olmuş. Sanki ekranda "Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız" (bide bu vardı değilmi?) yazıyor. Siyahlı amcayı gördünmü, koş, kapat. Hiç izleyen varmıydı? Valla ben rastlamadım. Bulursanız tebrik edelim beraberce.
Çocukluğumuzda bunu BJK yapıyordu. Şimdi hem de Şampiyonlar Liginde 90+2 de gol yiyoruz. Quaresma'yı durduramadık. Hücum bölgemiz evlere şenlik. Adamlar resmen dayak attı bizimkilere. Nobre ve Delgado'nun kaşı açıldı. Dirsekler fora. Bi futbolcumuzda çıkıp şöyle hakemi etkileyecek, taraftarı gazlayacak bir hareket yapmadı. İbrahim Toraman gözümden düştü iyice. Amatör hatalar yapmakta kendisi bu aralar. Deli İbo desen ayrı bi havada. Bobo'nun sakatlığı ciddi. Nobre'ye elimiz mahkum. Ama taraftar! Müthişti yine. En çokta staddakilere üzülüyorum böyle maçlarda. Tam herşey bitmiş, 1 puan muhabbeti yaparken... Tık. Sessizlik. Ve bir düdük sesi. Kötü oluyorum ben.